"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh." şeklinde telaffuz edilir.
“Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur ve ben yine şahitlik ederim ki Hz. Muhammed, O'nun kulu ve Resûlüdür” demektir.
Şehadet etmek İslâm'ın beş şartından birincisidir bilgisi ile çocukluğumuzdan beri bize öğretilen budur.
Bu cümle İslam aleminde en önemli konuma konulmuş bir cümle. O kadar önemli ki Müslüman olanların yani deist, ateist, Yahudi, Hristiyan olanların bu cümleyi söylemesi gerekiyor. Bu cümle İslam’a giriş kapısının anahtarı adeta. Cennete girmeniz için bile ölüm anında bu cümleyi söylemeniz gerekiyor. Hatta görürsünüz ölmek üzere olan birine hemen şahadeti söylemeye çalışırlar. Bu kadar önemli bir cümle nasıl yanlış olabilir?
Peygamberden sonra İslam’ın kodları ile oynanmış. İslam aleminin bu kadar kötü halde olmasının nedenlerindendir. Kurân’da inanan toplulukların barış, huzur, refah içerisinde olacağı söylenirken, bu Kurân’ı takip ettiğini iddia eden bu toplulukların ne kadar kötü, sefil durumda olması İslam’ı yanlış yaşamalarından dolayıdır. İslam adına çıkan gruplar Taliban olsun, işit olsun aynı kaynakları kullanması buna örneklerdir. Atalarımızdan aldığımız dinde bir sorun olmalı. Bu soru en azından sizde uyanmış olmalı. Çünkü Kurân’da diyor zaten: “Atalarınızdan aldığınız dini sorgulayın” diyor. Bu bir emirdir bize.
Bu şahadet dediğimiz en önemli cümle Kurân’da geçiyor mu? Kurân’da bu cümle İslam’ın en önemli cümlesi yok. Nasıl olur da en önemli şey olmaz?
Ama Kurân’da şehadet var. Gerçek şahadet, doğru şehadet Kurân’da geçiyor. Al-i İmran Suresi 18.ayetinde:
“Şehida(A)llâhu ennehu lâ ilâhe illâ huve velmelâ-iketu veulû-l’ilmi “ “Allah şahittir ki O’ndan başka ilâh yoktur; melekler de, adâleti şiar edinen ilim adamları da (şahittirler ki) O’ndan başka ilâh yoktur; “
Yani Allah’ın melekleri ve bilgi sahiplerinin şehadeti “La ilahe illallah” imiş. Rabbimiz şehadeti veriyor.
Şimdi size soruyorum: Siz bu şehadeti mi kabul edeceksiniz yoksa atalarınızdan sorgulamadan aldığınız şehadeti mi kabul edeceksiniz? Seçim sizin.
"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh." İfadesi Kurân’daki en önemli prensiplerden bazılarını ihlal etmektedir. Bu ayette Rabbimiz çok önemli bir prensip söylüyor. O kadar önemli ki bu prensip.
Zümer suresi 45.ayette:
Ve-iżâ żukira(A)llâhu vahdehu-şmeezzet kulûbu-lleżîne lâ yu/minûne bil-âḣira(ti)(s) ve-iżâ żukira-lleżîne min dûnihi iżâ hum yestebşirûn(e)
Ve Allah’ın vahdaniyeti zikredildiğinde, geleceğe güvenmeyenlerin kalpleri nefretle kabarır. O’nun astındakiler zikredildiğinde ise onlar neşelenir.
Ahirete iman etmeyenlerin kalbi Allah tek başına anıldığında yani yanına başka isim koymadığımda nefretle daralır. O’nun yanında başkaları da anıldığında kalpleri ferahlanır, neşelenirler.
Şehadeti “La ilahe illallah” dediğiniz zaman bazılarının kalpleri nefretle daralacak ve size saldıracaklar.
Diyecekler ki: “Hayır sen peygamberi ret ediyorsun, sen peygamberi devre dışı bırakıyorsun, sen peygamberi sevmiyorsun”
Ama Allah şehadeti veriyor. Allah’ın verdiği şehadet kimin ağzından çıktı. Bu Resul’ün sözüdür.
Hakka suresi 40:
“İnnehu lekavlu rasûlin kerîm(in)” Bu şerefi bir elçinin sözüdür.” Peygamberin ağzından çıkan şehadet “La ilahe illalah’tır.” Peygamber bu şehadete rağmen yeni bir şehadet koymuş olabilir mi?
Birde şöyle düşünün peygamber neden geldi?
Dedi ki: “Atalarınızdan aldığınız dini sorgulayın, Allah’ın yanına put koymayın.” Peki demezler mi “Sen bize bunu söylüyorsun, Allah’ın yanına bir şey koymayın. Sen neden kendi ismini koyuyorsun?” Bundan bile bu şehadetin peygambere ait olmadığını anlayabiliyoruz. Peygamber Kurân’ın her bir ayetine uymak zorunda. Allah’ın verdiği şahadete de uymak zorundaydı. Yeni bir şehadet getiremez. Bu şehadet peygambere ait olamaz. Bu tevhid kriteri yani Allah’ı tek başına anmak, yanına bir başkasını anmamak kriteri ihlal ediliyor.
Bir önemli kriter daha var Kurân’da. Bu da çok önemli bir emirdir ve bu cümlede ihlal edilmektedir.
Bakara suresi 285.ayet
Âmene-rrasûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihi velmu/minûn(e)(c) kullun âmene bi(A)llâhi ve melâ-iketihi ve kutubihi ve rusulihi lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(i)(c) ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ(s) ġufrâneke rabbenâ ve-ileyke-lmasîr(u)
Resul, Rabbi tarafından kendisine ne indirildi ise ona iman etti. (Ona tabi olan) mü'minler de (iman ettiler). Onların hepsi de Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine iman etti. “O'nun resullerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. (Davetini) işittik (emrine ve istediklerine) itaat ettik. Ey Rabbimiz, (amellerimizde eksiklik ve davranışlarımızda yanlışlık olduğu için) günahlarımızı bağışlamanı dileriz, dönüş (ancak) sanadır.” dediler.
Burada çok önemli bir şey var. İmanlıların bir sözü var: “Biz elçilerinin hiçbiri arasında ayrım yapmayacağız. İşittik ve itaat ettik” diyorlar.
Peki size “elçiler arasında ayrım yapmayın” diye bu emir veriliyor. Şehadette ne zaman “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne İbrahim/Musa/İsa/ abdühû ve resûlüh." dediniz. Neden bu ayrım var?
Böyle dediğiniz zaman mantıklı açıklamalar getirmeye çalışıyorlar. İşte peygamber son peygamber. Biz son peygambere diyerek ondan önceki bütün peygamberleri onaylamış oluyoruz, diyorlar.
Böyle bir şey demiş olmuyorsunuz. Bu sadece kendini kandırmaktır. Allah şehadeti “La ilahe illallah” diye veriyor. Elçiler arasında ayrım yapmayın diyor. Allah’ı tek başına anın diyor. Ama bu cümle hepsini ihlal ediyor. Bu üç ayet bize şehadetin sadece “La ilahe illallah “olduğunu gösteriyor.
"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh." Cümlesinin sonradan eklendiğine dair deliller:
"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh." demek, “Ben Allah’ın tek olduğuna şahitlik ediyorum. Ve Muhammed’in de O’nun Resul’ü olduğuna şahitlik ediyorum” demektir.
Bu gramer olarak yanlıştır. Çünkü peygamber ölüdür. Şu an yaşamıyor. Yaşayan birisine ben sana şahitlik ediyorum. Sen Allah’ın elçisisin diyebilesin. Şahit olmanız lazım. Şahit olmanız için görmeniz gerek. Şu an şahit değilsiniz. Dolayısıyla bu cümlenin doğru yapısı “La ilahe illallah kâne Muhammeden rusûlullah” olmalıdır. Geçmiş zamanda olması gerekmektedir. Bu bile sonradan eklendiğinin delilidir.
Münafikun suresi ilk ayetinde münafıklar “Biz senin elçi olduğuna şahitlik ediyoruz” diyorlar. Allah’ta diyor ki: “Siz yalancısınız”
Müminler Muhammed’in elçi olduğunu zaten biliyorlar. Onların ekstra bir şehadet getirmesine gerek yok. O’nun mesajına sarılmışlar zaten. Bunu yapanlar münafıklar.
Dolayısıyla hangi yönden bakarsanız bakın gerçek şehadet “La ilahe illalah’tır. Lütfen atalarınızın dinini sorgulayın. Lütfen Kurân’a bakın. Bu dünya sizin için son bir şanstır.
"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh." Dediğiniz anda Kurân’da birçok ayeti birden inkâr etmiş olursunuz. Atalarınızdan bu cümleyi aldınız. Kaynağı yok. Kimin söylediği belli değil.
LÜTFEN KURÂN OKUYUN. DİNİNİZİ KURÂN’DAN ÖĞRENİN.
İskender DURMAZ
Comments