Kurân ve Hayat Kurân ve Hayat
top of page
Yazarın fotoğrafıibrahim celik

Ölünce Amel Defteri Kapanıyor mu?

Bu sorunun sorulmasının arkasında cenaze evlerinde okunan Yasinlerin okunan hatimlerin ölüye bir faydası olur mu olmaz mı düşüncesinden kaynaklanıyor. Eğer amel defteri açıksa yaptığı hayırlardan ona sevap gittiği gibi arkadan okunan Kurân’larında oluşturulan sevapların da ona gönderilebileceği mülahazası hasıl oluyor. Aslında bu son derece yanlıştır. Öncelikle amel defterini çok iyi anlamak lazım.


Kurân’da pek çok ifade pek çok söylem geldiği toplumun algısına göre yapılmıştır. O toplumun algısı, seviyesi, kültürü, eğitim düzeyi dikkate alınarak söylenmiştir. Çünkü anlayacaklar. Siz hiç hard diski görmeyen hem görüntüyü hem sesi kaydeden, depolayan cihazları, aparatları, sistemleri görmeden, tanımadan Allah böyle bir şeyden bahsetseydi buna kimse inanmazdı. O zaman ne vardı? Sadece her şey bakkal defterinde yazılır gibi yazılıyordu. Böyle olunca da o günün toplumuna insanların yaptıklarının kaydedildiğini anlatmak ancak böyle bir kitap üzerinden, defter üzerinden yapılabilirdi. Başka türlü anlatamazdınız bunu. Dolayısıyla insanlar yapılan her şeyin kaydedildiğini, yazıldığını düşünüyorlardı.


Ama bugün biz kameraları, hard diskleri, flash bellekleri gördükten sonra bugün milyonlarca insanın sesini, görüntüsünü kaydedebiliyor bir havuzda toplayabiliyoruz. Bu sistemi gördükten sonra hâlâ insanın yaptıklarının amel defterine kaydedildiğini düşünmek yanlıştır. Bir kere yaptığımız her şey kaydediliyor. Yaptığı her şeyin kaydedildiğini bilecek ki ona göre kendisine çeki düzen versin.


Şimdi buna bakarak amel defteri kapıyor mu, kapanmıyor mu diye düşünürsek hata ederiz. Şunu bilmeliyiz ki Cenab-ı Hak, öyle bir sistem yaratmış öyle bir sistem getirmiş öyle bir sistem koymuş ki insanın yaptığı her şey kaydediliyor. Çok basit ve kolay. Bunu yapmak için ben on tane melek, otuz kırk tane bekçi şu bu, istihdam etmesine gerek yok. Cenab-ı Hak yaratmış, onun kudretinde sınır yoktur. İstediğini yapar, istediğini hayata geçirir. Böyle bir sistem koymuş. Bu sistemde bizim yaptığımız her şey kaydedilmektedir.


Adam bir hastane yapmıştır. Bu hastane yaşadığı müddetçe o kişinin amel defterine sevap yazılıyor mu?


Bu yazma işi bizim düşündüğümüz gibi değil. Biz deftere yazar gibi, kaydeder gibi düşünmemeliyiz. Cenab-ı Hakk’ın sistemi çok zengin. O yapılan hastaneden, yapılan okuldan, öğrenci yurdundan toplumun faydasına, hayır adına ne varsa bunu yapan insanlar alacağı ecri almıştır. Yani o hastanenin o köprünün o hayırevinin vs o kişiye vereceği ecir sınırsızdır. Bunu Cenab-ı Hak takdir etmiştir. Acaba bu kaydedildi mi kaydedilmedi mi diye bir probleminiz olmamalı. Allah unutur mu, Allah kaydetmez mi? Sadaka cariyesi devam ederken amel defteri ne durumda? Amel defteri değil bu, bu bir hayattır. Sizin hayatınız bütün yönleriyle kayıt altına alınıyor. Onun için bunun içinde okul da var, medrese de var, hastane de var, yol da var, köprü de var, burs ta var.

 

Rabbimiz Hadid suresi 18’de:


İnne-lmussaddikîne velmussaddikâti ve akradû(A)llâhe kardan hasenen yudâ’afu lehum ve lehum ecrun kerîm(un)


Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ile çıkar amacı gütmeksizin gönüllü olarak Allah'a ödünç verenler (O'nun rızası için dünyalık varlıklarla cennet nimetlerini barter yapanlar) var ya; işte onlar verdiklerini kat kat fazlasıyla geri alacaklardır. Onlar için (ayrıca) onurlandırıcı bir de ödül vardır.” diyor.


Kim infak ediyorsa kim güzellik yapıyorsa ilmiyle, parasıyla, arabasıyla vs. her şeyiyle. Onlar Cenab-ı Hakk’a borç vermiş oluyorlar. Rızkı veren Allah, sağlığı veren Allah, imkânı sunan Allah sizin yaptığınız güzelliği ödünç olarak değerlendiriyor. Yani siz Allah’a ödün veriyorsunuz. Karşılığını alacaksınız. Bu konuda bir kaygınız, endişeniz olmasın. Üstelik kat kat. Çünkü o insanlar fedakârlık yaptı o insanlar inandı, Allah’a güvendi. Allah bu güveni boşa çıkarır mı?


Rabbimiz Münafıkün 10.ayetinde ne diyor:


Ve enfikû min mâ razeknâkum min kabli en ye/tiye ehadekumu-lmevt”


“Sizden birinize ölüm gelmeden önce verdiğimiz rızıklardan infak etsin.” Bakın! Ölüm gelmeden önce. Bu çok önemli. Ölüm gelmeden önce yapacağız.  Babası yapamadı ama oğlu yapıyor. Hayır. Oğluna demiyor babasına diyor:” Sizden herhangi birinize kim olursa olsun ölüm gelmeden infak edecek.”


Babamdan bize 500 tane daire, 30 tane arsa kaldı. Kendisi de bir şey veremedi. Onun için verelim.”


Bizim geçmişlerimiz için yapacağımız tek şey var. Diyeceğimiz: “Allah’ım geçmişlerimize rahmet eyle. Ya Rabbi! Geçmişlerimizin günahlarını mağfiret eyle. Ya Rabbi! Geçmişlerimizi cennete kavuştur, makamlarını cennet eyle, azap etme onlara, cehennem ateşinden koru” dur.


Yoksa bizim vermediklerimizi çocuklarımız vermesinin bize bir faydası olmaz. Çünkü Cenab-ı Hak “ölüm gelmeden önce” diyor.


Amel defteri dedik onu bir tarafa koyduk, Hard disk dedik. Bu banka hesabı gibi değil. Bankada bir hesabınız var, açık tutuyorsunuz onu. İnsanlara iban numarasını veriyorsunuz. Diyor sunuz ki yardım etmek isteyen götürsün bu iban numarasına yatırsın. Böyle bir amel defteri yok.


Yani insanların arkamızdan gönderecekleri yardımları alacak kasamız, bir odamız, depomuz yok. Dostlarımız bize rahmet diler, affımız için Cenab-ı Hakk’a dua eder o başka bir şey. Ama gelipte hard diskimizin içerisine cami girmiş, yurt girmiş, hastane girmiş. Sağlığımızda yapmışsak zaten ordadır. Yapmamışsak bir başkası oraya gelip bir cami, bir hastane, bir okul inşa edemez.

 

Rabbimiz Mülk suresin 2’nci ayetin şöyle buyuruyor:


Elleżî ḣaleka-lmevte velhayâte liyebluvekum eyyukum ahsenu ‘amelâdiyor.


“Allah hayatı da ölümü de kimin daha güzel amel edeceğine de görmek içi yapmıştır.” Bu şu demektir. Kim güzel iş yaparsa ona göre güzel yere gidecek. Kim kötülük yaparsa gideceği yer kötü olacaktır.


Dolayısıyla Ne yaşarsak ne yaparsak amel defterlerimizin hesabını yaparak, sonradan şu girer mi, bu çıkar mı hesabını yaparak bugünün işini yarına bırakmamalıyız. Ne yaşarsak ne yaparsak bizimle o gelecektir.


Çocuklarımıza mal-mülk bırakırken o para ile, Cenab-ı Hakkın bize emanet ettiği mülkle, servetle eğer fakirlere, ihtiyaç sahiplerine götürüp hakkını vermemiş isek bunu da çocuklarımıza bırakmış isek, arkamızdan çocuklarımız gitmiş bizim adımıza hastane, postane yapmış, yol yapmış, köprü yapmış, su çıkarmış bu hakkı ödemiş olmayız.


Tıpkı Allah göstermesin hırsızlık yaptınız ve bu hakla öldünüz gittiniz. Arkanızdan çocuğunuz gitti, onun varislerine ödeme yaptı. Bu hiçbir zaman sizin hırsızlık eyleminizi temizlemez.


Aynen bu da böyledir. Eğer hizmet verecek bir gücümüz varsa. Eğer okul yapacak, hastane yapacak, yol yapacak, su çıkaracak gücümüz varsa, bunu yapmak yerine bunu çocuklarımıza, torunlarımıza bırakırsak Allah bunun hesabını bize soracaktır. Bu hizmeti vermedik diye sorumlu olacağız. Ve arkamızdan yapılanlar bizim sorumluluğumuzu ortadan kaldırmayacak.


ALINTI

Dr. Cemal KÜLÜNKOĞLU

6 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

İMANIMIZI MİRAS YOLUYLA ALMAYALIM!

(Şûrâ 62-14)     وَمَا تَفَرَّقُٓوا اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْۜ وَلَوْلَا كَلِمَةٌسَبَقَتْ مِنْ رَبِّ...

Comentários


bottom of page
Kurân ve Hayat